Islam’i Dogru Anlama
Geçmiste oldugu gibi günümüzde de, toplum tabakalarinin hemen her kesiminden Islam’a dehalet edenlerle bu cephe çig gibi büyümektedir. Islami seçenler arasinda entelektüel manada, okumus aydin kesim ise ilk sirayi almaktadir. Tabii mesleklerinde zirve sayilan bu insanlarin birden "la ilahe illallah Muhammedün Rasulullah" demeleri, çevrede büyük bir yanki uyandirilip, Islam'a katilimlari hizlandirmaktadir. Bu aslinda, hem onlar adina hem de Islam adina sevindirici bir husustur. Ne var ki, bu popüler insanlar bulunduklari camia ile münasebetlerini devam ettirip seviyeli bir temsille Islam’i anlatma yerine, bazilari itibariyle, -günümüzde kullanilan tabirle- radikal manada bir kisim davranislara girerek çevrelerinin tepkilerini çekebiliyorlar. Dolayisiyla da, dünyaca meshur olsalar bile bu insanlar, "fundamentalist, bagnaz, fanatik.." gibi yakistirmalara maruz kalabiliyorlar. Mesela bunlardan bazilari Efendimizin (sav), "(bir yerde) bes (baska bir yerde) on sey fitrattandir; biyigi kesip, sakali uzatmak, koltuk ve etek tiras olmak, tirnak kesmek, sünnet olmak..vs" seklinde bir çizgi üzerinde ifade buyurdugu seyleri birinci mesele haline getiriyor ve Islam’in "olmazsa olmaz" sarti gibi algiliyorlar. böylece Islam’in özü ve ruhunun kavranmasini zorlastiriyorlar. Bu tarz düsünce, katiyen zikri gecen seyleri hafife alma, küçümseme demek degildir. Belki her seyi yerli yerine oturtma demektir. Zira bunlar ulema ve fukahanin beyanina göre, Peygamber Efendimizden adetlerindendir. Namazdaki kilik kiyafetle ilgili seyler bile en kati fikih alimlerine göre o isin adabindan kabul edilmistir. Sayet bu insanlar, böyle davranislarla toplumdan kendilerini tecrit etmeselerdi, etrafindaki kitlelere daha degisik seyler anlatma imkanini bulup, daha müessir olabilirlerdi kanaatindeyim...
Ilklerle beraberlik günümüzde Efendimiz (sav) ve O'nun sanli Ashabinin açtigi yolda ilerleyerek, maddi ve manevi buutlariyla cihad faaliyetlerini yapan irsat erleri, bana öyle geliyor ki, ruhen hep o ilklerle beraberlerdir. Yani inançta, amelde, duyguda ve düsüncede onlarla birlesebildikleri ölçüde, Sahabe-i Kiram'in ruhani maiyet ve teyidati altindadirlar. Mesela; onlar binlerce insanin sehadetiyle binbir türlü maddi-manevi sikintilara gögüs gererek, dur-durak bilmeden bu yolda kosuyorlar. Öyleyse onlar, Bedir'e Uhud'a Huneyn'e istirak edenlerin arkasinda yer alacaklar demektir. Bu ise, Hz. Hamza'nin, Sühedayi Uhud'un ruhaniyati onlarla birliktedir anlamini tasir. Yanlis anlasilmasin, bu, onlar bizim bulundugumuz buutta ve bizim anladigimiz manada cihada istirak ediyorlar demek degildir. Belki bu, onlar kendi bulunduklari buutlarin sartlarina ve Allah’in vermis oldugu izne göre, asirlar sonra da olsa, ayni düsüncenin hizmet erleri ile bir ve beraberdir manasina gelir.
Bosuna mesai Devlet idareciligi velud dimag isteyen bir istir. Ebu Hanife gibi ayet ve hadisleri baz alarak, daha olmamis meseleleri bile kafasinda üretecek ve çözüm bulabilecek velud bir dimag, devlet adamliginin vazgeçilmez sartidir. Bu ölçüyle günümüzü ve günümüzün insanlarini degerlendirdigimizde, bu vasfa sahip kisileri bulmakta biraz zorlaniriz. Ne var ki, bu durum bizi, katiyen ümitsizlige sevk etmemelidir. Çünkü bu bir süreç isidir. Toplum, tabii seyri içinde yol alip gelecege dogru ilerlerken, bu seviyeye geldiginde, böylesi insanlar Allah’in izniyle birden zuhur edecektir. Tarihte hep böyle olmustur ve zannediyorum bundan sonra da böyle olacaktir. Öyle ise, bu türlü seylere kafa yormamali, zihni ve ameli mesaimizi günümüz sartlari içinde bize düsen seyleri yapmaya yönlendirmeliyiz.